18 Ekim 2014 Cumartesi

Biraz daaaa...

  Ortadoğu hesaplaşmasının faturasının insan kanı olduğu görülmekte.

  - Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur
  - Demiri demirle dövdüler; biri sıcak diğeri soğuktu! İnsanı insanla kırdılar; Biri aç diğeri toktu
  - Her ağacın kurdu özünden olur

Bir bilge varmıış

 Bir bilgeye sormuşlar:
- Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
-Terzimi severim, diye yanıtlamış
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
- Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?
- Dostlarım, ben terziyi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da beni hep aynı gözle görürler.

Sözsüz Konuşmak

  
''Uzakdoğu' da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir  tokmak, zil yoktu. 
Bir süre sonra kapı açıldı, İçerideki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre sonra elinde ağzına kadar su dolu bir bardakla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü , aldığı bir gül yaprağını bardağın içindeki suyun üzerine bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeri aldı. Suyu taşırmayan gül yaprağına her zaman yer vardı.''

11 Ekim 2014 Cumartesi

...

Gönül isterdi ki....
               

Gerçekte ders çalışmak zorundayım :))