24 Mart 2020 Salı

İnsan Kisvesi

   
 Geçmiş çağları aydınlatan insan, kendini aydınlatmakta hep kendinden geride gitmektedir. Nasıl ola, haşa huzurdan insana laf mı edilir? İnsan ola ki insan olsa...
 O zaman senfonimiz geceyi aydınlatsın ki görünsün insanlığın yüzü. Gözler görmezse yalanı dolanı, konuşulanı duymazsa kulaklar ve konuşmazsa doğruyu o dudaklar; neden bahsetsin insanlıktan biçare kullar. 

  Kimliksizlikten, her gün büründüğü kisveden. Dudaklardan süzülen yalan hangi gün kime ne dediğini unutmamaya çalıştığından. Dolanıyor kendi ayağına şimdi onca yüz. Ağlayarak anlatıyor yalanlarını insan ola ki insan olsa. Sonra gülerek anlatıyor, yalan içindeki yalanı. Mağduru oynarsan  iş yapıyor her ortamda. Dik durursan konuşursan doğruyu, senden kötüsü yok oluyor. 


  Bir bakıyorsun namus kisvesine bürünüyorlar, yapılanlar bilinmiyor sanarak, görülmüyor, duyulmuyor sanarak... İnsan ki insan olsa unutmaz yaptıklarını. Hatırlayınca ağlayarak yalan söylüyor insan ola ki insan olsa. 

     Gelmiyor içimden insanlığın yüzüne gülmek ki hangisine güleceğini şaşırtıyor. Neyse ki aydınlatacak geceyi senfonim gösterecek gerçek yüzünü insanlığın. İnsan ola ki insan olsa.

6 Temmuz 2016 Çarşamba

Hayatı Kolaylaştırmak, Bu Zor Değil



                                                                                                                        Hayat Çok Basit, Ordu, 2013

5 Temmuz 2016 Salı

Sükut Her Zaman Altın Değildir


Bir gün bir tanıdık büyük filozof Sokrates´e rastladı ve dedi ki, "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?" 
Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrates: Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna üçlü filtre testi deniyor. 
"Üçlü filtre?" 
Birinci filtre "gerçek filtresi" bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?" 
"Hayır," dedi adam " Aslında bunu sadece duydum ve .... 
"Tamam," dedi Sokrates Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. 
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, " iyilik filtresini." 
Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi ? 
"Hayır, tam tersi..." 
"Öyleyse, "diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yinede testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. 
" İşe yararlılık filtresi." 
Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı? 
"Hayır", gerçekten değil. 
"iyi" diye tamamladı Sokrates; Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki ?

17 Aralık 2014 Çarşamba

Günün Parolası

DÜŞÜN + HAYAL ET + PLANLA + YAP + BİTİR . 

NevArt Sanat ve Tasarım Akademisi





                           Sanatçı ve tasarımcıların profesyonel hayatlarına başladıkları ilk durak.
Program odaklı öğretim disipliniyle Nevart Sanat ve Tasarım çizim eğitimine farklı bir bakış getiriyor. Temel çizim seviyesinden başlayıp profesyonellik yoluna davetlisiniz

18 Ekim 2014 Cumartesi

Biraz daaaa...

  Ortadoğu hesaplaşmasının faturasının insan kanı olduğu görülmekte.

  - Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur
  - Demiri demirle dövdüler; biri sıcak diğeri soğuktu! İnsanı insanla kırdılar; Biri aç diğeri toktu
  - Her ağacın kurdu özünden olur

Bir bilge varmıış

 Bir bilgeye sormuşlar:
- Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
-Terzimi severim, diye yanıtlamış
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
- Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?
- Dostlarım, ben terziyi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da beni hep aynı gözle görürler.

Sözsüz Konuşmak

  
''Uzakdoğu' da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir  tokmak, zil yoktu. 
Bir süre sonra kapı açıldı, İçerideki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre sonra elinde ağzına kadar su dolu bir bardakla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü , aldığı bir gül yaprağını bardağın içindeki suyun üzerine bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeri aldı. Suyu taşırmayan gül yaprağına her zaman yer vardı.''

11 Ekim 2014 Cumartesi

...

Gönül isterdi ki....
               

Gerçekte ders çalışmak zorundayım :))